Masada duran iPhone’a bir mesaj geldi. Ashley iç çekti. Üzüntü ve stres duygularıyla başa çıkmaya çalışırken problemleri acele bir şekilde çözmesinin gerektiği üç haftanın sonunda aklına gelen ilk düşünce “Şimdiki sorun ne?” olmuştu.
Ancak bu mesaj endişeli bir müşteri veya öğrenciden gelmemişti. Bunun yerine, gündelik çevresinden bir tanıdığı şöyle bir mesaj yazmıştı: “Ashley, nasılsın? İçinde bulunduğumuz bu Covid-19 sürecinde seni ve partnerini merak ettim. Umarım ikiniz de iyisinizdir!” Ashley’in gözleri doldu. Bunun gibi küçük bir kontrole düşündüğünden daha çok ihtiyaç duyuyordu. Aynı zamanda uzun zamandır iletişime geçemediği bir iş arkadaşından haber almak çok hoş bir sürprizdi.
Belki de bir tanıdıktan gelen bu beklenmedik mesajdan öğrenilecek bazı şeyler vardır. Kısa ve resmi olmayan kontroller yapmak, duygusal anlamda yorucu olan bu zamanda sosyalleşmeyi angaryaya çevirmeden sosyal bağlantı ihtiyaçlarımızı karşılayabilir mi?
Zayıf Bağlantıların Şaşırtıcı Etkisi
Artan araştırmalar sosyologların “zayıf bağlantılar” olarak adlandırdığı gündelik çevreden tanıdıklarımızla iletişimin şaşırtıcı derecede etkili faydaları olduğunu ileri sürüyor.
Gillian her gün kampüse gittiği yolda önünden geçtiği sosisli sandviç standının sahibi tarafından tanınmanın veya bölgenin evcil hayvan dükkanı sahibi Barry’nin kedisini ismiyle sormasının ne kadar iyi hissettirdiğini fark ettikten sonra zayıf bağlantılar üzerine çalışmaya başladı. Araştırması insanların koridorda iş arkadaşlarına “merhaba” dedikleri veya markette komşularıyla kısa bir sohbet ettikleri günlerde daha mutlu olduklarını gösteriyor. Gillian’ın bir diğer araştırmasında kahve dükkanında gülümseme, göz teması ve samimi sosyal etkileşimle baristalarıyla satın alım işlemini “kişiselleştirmesi” istenen kişiler mümkün olduğunca “hızlı” olması istenen kişilerden yüzde 17 daha mutlu hissetti.
Güçlü bağlantılarımız olan arkadaş ve ailelerimiz şüphesiz kendimizi iyi hissetmediğimizde bizi destekliyor ve değer gördüğümüzü hissettiriyor. Ancak zayıf bağlantılar da bunları yapabiliyor: İnsanlar sadece filmlerde kuaförlerinden sosyal destek almıyor. Bir yemekhane çalışanının bizi gördüğünde gülümsemesi ve “normal”imizi bilmesi bize görüldüğümüzü hissettiriyor. Öyle ki, zayıf bağlantılarla ilişkilerimiz iyi tanımadığımız insanlarlayken en iyi davranışımızı sergilediğimiz için özellikle sorunsuz geçiyor. Zayıf bağlantılar genellikle bize yeni bilgiler ve sosyal çeşitlilik sağlayan kısa, kolay ve resmi olmayan etkileşimler veriyor. Bunun sonucunda çoğu kez bu anlar bizi iyi anlamda şaşırtıyor.
Covid-19 Sürecinde Zayıf Bağlantılar
İnsanlar normal bir günde işe giderken, işlerini yaparken veya ofiste toplantı aralarında 11-16 arasında zayıf bağlantıyla etkileşimde bulunurlar.
Sosyal mesafe kurallarına uymamız sebebiyle bu sıradan etkileşimler ortadan kayboldu ve artık daha geniş bir sosyal network’ün içinde olduğumuzu gösteren fiziksel hatırlatmalara sahip değiliz. 45 eyalette evde kalma emrinin varyasyonları çıkartıldı. Gerekli malzemeler veya yürüyüş yapmak için kendimizi tehlikeye attığımızda yarısı maskeyle saklanmış yüzler görüyoruz ve bu insanlarla etkileşimde bulunmamamız gerekiyor. Bunun gibi tek seferlik zararsız sohbetler sebebiyle İtalya gibi ülkelerde hapis cezası alabilirsiniz.
Zayıf bağlantılarımızla yaptığımız etkileşimler kendiliğinden gerçekleşmez, onlara bizim öncülük etmemiz gerekir. Ancak bunu yapmaya alışkın değiliz ve bu durumda kendimizi garip hissedebiliriz. Aslında zayıf bağlantılarımıza ulaşmaya Covid-19 öncesinde de doğal olarak yatkın değildik. Bunun sebebi karşımızdaki kişinin ilgilenip ilgilenmediğini bilemememiz ve konuşmaların rahatsız edici geçmesinden endişelenmemiz. Neyse ki bu korkular bir temele dayanmıyor. İnsanlar zayıf bağlantılar ve yabancılarla konuştuğunda bu konuşmalar insanların tahmin ettiğinden çok daha keyifli ve sorunsuz geçiyor.
O halde kafamızda büyüttüğümüz korkuları nasıl yeneriz ve zayıf bağlantılarla pozitif, resmi olmayan etkileşimlerde nasıl bulunuruz? İşte bilimsel gerçeklere dayanan beş strateji:
1. Resmi olmayan iletişim yollarını kullanın.
Telefon aramaları karşınızdaki kişinin özelini ihlal edebilir, e-postalarsa kişisel olmaktan uzak hissettirebilir. Bunlar yerine “zayıf bağlantılara” mesaj veya Facebook yoluyla ulaşmayı deneyin. Böylelikle diğer kişi istediği zaman cevap verme özgürlüğüne sahip olur. Siz de yanlış bir zamanda etkileşime girdiğiniz konusunda endişelenmezsiniz.
2. Yanıt almayı beklemeyin.
Reddetme oranları zayıf bağlantılarla iletişime geçerken oldukça düşük bir seviyededir. Gillian’ın araştırmalarından birinde yabancılarla konuşan insanların yüzde 12’den azı bir reddedilme deneyimledi. Ancak birçok insan salgın sırasında yaşadıklarından dolayı bunalmış hissediyor ve bu yüzden bazıları cevap vermeyebilir.
Bir yanıt almazsanız bunu kişisel algılamayın. Zayıf bir bağlantıyla iletişime geçme sebebinizin bu kişiyi düşündüğünüzü hissettirmek olduğunu kendinize hatırlatın. Beklentilerinizi değiştirin: Bu etkileşimi koridorda bir iş arkadaşınıza gülümsemek gibi düşünün. O kişiyi görüyor ve ona merhaba diyorsunuz. Belki birkaç dakika sohbet edersiniz ancak bunu yapmazsanız da sorun olmaz.
Bir yanıt beklemektense gönderdiğiniz mesajın mutluluk verme ihtimalini ve belki de Ashley’e olduğu gibi başkasının gününde büyük bir değişiklik yaratabileceğini bilmenin keyfini çıkarın.
3. Beklentiniz kısa ve basit bir konuşma olsun.
Hedefiniz karşınızdaki kişiye onu düşündüğünüzü göstermek ve eğer isterlerse sohbet etmek için fırsat yaratmak. Sohbeti kısa tutmak sorun oluşturmaz: Aramızdan birinin elde ettiği güncel verilerde bir yabancıyla yaptığınız “yeterli” konuşma süresinin 10 dakika olduğu belirtiliyor. Beklentiniz sadece birkaç dakikalık bir konuşma olursa iki taraf da rahat hisseder ve sosyalleşmeyi bitmeyen bir “yapılacaklar listesi” gibi görmenizi önler.
4. Geçmişinizde sizi etkileyen insanlara ulaşın.
Minnettarlığınızı göstermek insanları neşelendirmek için güçlü bir yoldur. Size ilham vermiş bir iş arkadaşınız veya çok iyi bir kariyer tavsiyesi vermiş bir akıl hocanız varsa onları düşündüğünüzü gösterin. Eğlenceli vakit geçirdiğiniz ancak zamanla iletişiminizin azaldığı kişilere de ulaşabilirsiniz. İki taraf da nostaljik anımsamalardan keyif alacaktır.
5. Kendinizle ilgili kişisel bir paylaşımda bulunun.
Ne yazacağınız konusunda emin değilseniz kendinizle ilgili kişisel bir paylaşımda bulunun. Örneğin evcil hayvanınızın veya çocuğunuzun tatlı veya komik bir şeyler yaparken bir fotoğrafı olabilir. Kendinizle ilgili özellikler paylaşmak olumlu bir yakınlık kurmanıza ve diğer kişinin karşılık vermesine yardımcı olur.
Güçlü Bağlantılarla İlişkilerinizde Zayıf Bağlantı Stratejilerinden Yararlanın
Sosyal etkileşimlerimiz artık genellikle güçlü bağlantılarımızla sınırlı ve birlikte güzel zaman geçirmek için oyun geceleri ve uzun aramalarımızı planlamamız gerekiyor, bu da yıpranma riski altında olduğumuzu gösteriyor. Covid-19 sonrası topladığımız verilere göre insanlar iş arkadaşları veya arkadaşlarıyla çevrimiçi etkileşime zaman ayırdıkça kendilerini daha stresli hissediyorlar.
Bu verilerin ileri sürdüğüne göre, planlanmış sosyal etkileşimler insanlara yorucu geliyor. Aynı zamanda herkese de hitap etmiyor. Bakıcılık ve iş sorumluluklarını yerine getirmek için çaba gösteren, farklı zaman dilimlerinde ve internet bağlantısı kötü olan insanlar, aile veya şirketlerinin mola saatleri gibi ileri seviyede planlama gerektiren bağlantı yollarını kullanmak için zaman bulamayabilir.
Zayıf bağlantılarla kurduğumuz etkileşimlerin planlanmamış ve anlık olma özelliklerini yıpranma riskini azaltırken bağlantıda kalabilmek için burada da uygulayabiliriz. Şu anda en iyi sosyal etkileşimler karşılığında zaman, enerji veya ilgi beklemeden karşımızdaki kişiye onu düşündüğümüzü gösterebildiklerimizdir.
Zayıf bağlantıları araştırmanın bize öğrettiği en kritik bilgi öz anlayış üzerinde çalışmamız gerektiğidir. Her gün bir buçuk saatimizi sosyal aramalara ayırmak için enerjimiz olmayabilir ve bu kesinlikle normaldir.
En iyi araştırma, birkaç dakikalık mesajlaşmanın bile ruh halinizi iyileştirmek ve sosyal ağınız içinde neşe yaymak için hiç bitmeyen Pictinonary oyundan daha yeterli olabileceğini gösteriyor.
Şu anda zayıf bağlantılarımızla iletişim kuramıyor olabiliriz. Ancak buna fırsat yaratmak da bizim elimizde. Bir iş arkadaşına veya annenize merhaba demek kısa bir mesaj uzaklığında.
Gillian Sandstrom, Ashley Whillans / HBR